Hayat geçici, kısa, az bir oyalanıp geçeceğiz…
Dalma, bağlanma, çok ehemmiyet verme dediler…
Yine yanlış anlamışım hayatı…
&&&
İki saat önce elindeki imkanlarla çadırda yaptıkları pastayı paylaşan nur yüzlü bir delikanlıyı izlemiştim, çok değil iki saat sonra aynı delikanlının bir atlı arabayla kalbi duran kardeşini imdatlarla hastaneye yetiştirmeye çalıştığını izledim…İki paylaşımı arasında sadece iki küsür saat geçmişti…
Evet dedim, hayat işte bu, doğru dediler geçici, ne kadar değersiz…
İki saat önce daha fazla bilgi edinmek için ailesine dair yazdıklarını da okumuştum…
&&&
Herkese merhaba.
Adım Mohamad Imad Khalidi, Filistinliyim.
Gazze’de yaşıyorum.
Benim ve ailemin başına gelenlere inanamıyorum, her şey mahvoldu ve hırslarımı, hedeflerimi ve en çok sevdiğim üniversitemi düşünmek hâlâ mümkün mü bilmiyorum. Savaş her şeyi mahvetti, hatta çalışmalarımı bile. Başarılı olmak için her şeyi yaptım.
Doğrusunu söylemek gerekirse ne ders çalışmakla ne de hedeflerimle artık ilgilenmiyorum, çünkü ben ve ailemin her üyesi güvende olmak, bu çılgın savaştan kurtulmak ve bu sefil hayattan nasıl kurtulacağımızdan başka bir şey düşünmüyoruz. Son aylar ölüm, korku ve yerinden edilmeyle doluydu; umudumuzu, anılarımızı, evlerimizi yok eden bir kabus gibiydi. Bir gün bu zor döneme ulaşacağımızı beklemiyorduk. Ülkemizi seviyoruz; hayatımızı seviyoruz ama yaşam formları ortadan kayboldu.
Ailemde 8 kişi var. Güzel evimizde toplanır ve her anın tadını çıkarırdık. Her birimiz, hedeflerine ulaşmak, birbirimize yardım etmek için elinden geleni yaptı, çok çalıştı ve geleceğini adım adım inşa etti. Kardeşimizin mezuniyetini görmeyi düşünüyorduk ama hayalimiz suya düştü.
7 Ekim’in başında her şey değişti. Savaştan iki hafta sonra evi terk etmek zorunda kaldık ve rastgele roketlerden kaçmak zorunda kaldık. Elimizde birkaç kıyafet ve kişisel eşyamızla evimizden çıkıp Refah’a sığındık.
Bize psikolojik olarak destek olmaktan çekinmeyen, ihtiyacım olduğunda yanımda olan harika ailem ve annem…Daima zayıflıktan güç yaratır, nadir bulunan yiyeceklerden bize yemek pişirir, en zor anlarımızda bile bizi hep bir araya toplar. Ayrıca seçkin deneyimlere sahip yetenekli babam, hayatını hayatımızın iyi geçmesi için harcadı ama ne yazık ki bu savaşta her şeyini kaybetti, işini, fabrikasını, topluma çok şey sağlayan öncü şirketini kaybetti. Tarımsal gıda üretimi alanında Gazze şu anda en zor şartlarda, üzüntü ve büyük acılar içinde, sessizce, sessizce bizi izliyor. Onu bu halde görmek bizim için kolay değil. Ayrıca Kinan adında, özel ihtiyaçları olan, Down Sendromlu olan nazik bir küçük erkek kardeşim var. O benim kalbime en yakın kişidir. Harika bir adam, özel bir okulda okuyordu ama ne yazık ki savaş onu mahvetti ve biz de ona ayak uydurma yeteneğimizi kaybettik
Eğitim ve özel bakım almaya devam etmesi gerekiyor. Bu zor durumda ona bir şeyler öğretmek için elimizden geleni yaptık ama doğru zamanda ona doğru düzgün öğretemiyoruz çünkü şiddetli bomba ve roket seslerinden korkuyor. Konsantrasyonunu kaybetti. Bana kendi özel diliyle, savaşın sonu nereye varacak, dediğinde içim burkuluyor. Duygularımı onun önünde bile gizleyemiyorum. Üstelik Zayn adında bir erkek kardeşim var, lisede okuyor, basketbolu çok seviyor, iyi bir oyuncu, yaşına göre 1. sınıf takımda oynuyor. Dünya çapında bir oyuncu olma konusunda derin bir sevgisi ve hırsı var. Babama en çok yardım eden ağabeyim Hüseyin, dijital medya alanında uzman ve mezun. Ağabeyim Rakan ise bilgisayar mühendisliği okuyor, etrafındaki herkese yardım ediyor, savaş boyunca çadır kurma konusunda başkalarına yardım ediyor. Küçük kız kardeşim Lamar, tatlı biri ve annemin sağ kolu, ortaokulu bitirdi. Diğer kız kardeşim Areej ise 3 harika çocuğuyla birlikte üniversitede hukuk okudu ve iyi bir avukat, kız kardeşim Aseel ve 2 akıllı çocuğu, multimedya okuyor, onur derecesine sahip ve üniversitede öğretim asistanı oldu. İkisi de savaşın zorlu koşullarında bizimle birlikte yaşıyorlar. Böylece ailem daha rahat edebilir.
Her gün, her an savaşın, soykırımın, baskının, istismarın sona ermesini diliyoruz. Ancak korku hâlâ durumu yönetiyor ve durum elimizden çıkıyor, giderek daha da kötüleşiyor. Yani buradan taşınıp ailemi korumak için her şeyi yapmam gerekiyor ama bunu yapıp gidemeyiz, yurt dışına gidecek hiçbir şeyimiz kalmadı. Yardım istemek hiç de kolay olmadı ama başka seçeneğimiz yok…
Bu acil ve tehlikeli durumda bize elinizden geldiğince yardım etmenizi rica ediyorum. Bu sefil hayattan kurtulmamıza yardım ederseniz çok minnettar oluruz çünkü sizin yardımınız sayesinde tüm aile üyelerimin kaydını yaptırabilir ve Gazze’de kimse kalır mı diye endişelenmeden birlikte dışarı çıkabiliriz. Bu bağış toplama kampanyasını bitmeden daha fazla kişiye ulaşabilmek için tanıdığınız herkesle paylaşmanızı rica ediyoruz. Bunu arkadaşlarınız ve ailenizle, hatta tanımadığınız biriyle paylaşmanın, kendiniz yapamıyorsanız ondan bir iyilik yapmasını istemenin önemini gördük.
Çok minnettarız ve onur duyuyoruz, zor zamanlarımızda nezaketinizi asla unutmayacağız. Teşekkür ederim.
&&&
Olmadı ama diğer tüm binlercesi gibi o da kardeşini şehitler kervanına uğurladı…Çadırlarına doğru yapılan yoğun ateş altında kalbine isabet eden bir kurşunla veda etti kardeşine Muhammed…
Bu yıl izlediğimiz okuduğumuz nice hayattan biri sadece Muhammed’in ve ailesinin hayatı…
Hayat…
Seni de Gazze’den Seni de Kudüs’ten öğrenmek vakti gelmiş…
Ne çok şey öğrettin bize Gazze…
Şu az, değersiz geçiciliğimi bitirecek bileti bekleme olarak baktığım hayatıma, kardeşiyle olan resmindeki, muhabbetindeki, şu azın da azı 17 yılını geçirdiği muhabbetin hangisine pişmandır Muhammed sorusu dikildi…
Şehit kervanının her an kendi kapılarında duraklayabileceğini susmayan bombalarla, dinmeyen ateşlerle hissettikleri halde, çadırdaki sevinçlerini pastayla bölüşerek hayata ve hayatı verene verdikleri değer dikildi..
Bir tarafta hayatın sadece kendilerine ait olduğunu savunarak acımasız zulümler yapan zalimler, diğer tarafta tüm insanlığa hayatlarına sahip çıkmalarını, Yaradan’dan en güzel hediye olduğunu anlatan insanlığın kahramanları…
Hayat Sen ne kadar güzelsin, azsın, fanisin ama güzelsin işte… Seninle tadıyorum, Seninle buluyorum cennetimi…
Gülümseyen bir gözde, bal akan bir dilde, koşturan bir yürekte…
Muhammed ve Zayn birlikte paylaştıkları kısa hayat için hiç pişman değiller.. Muhammed hamdlerle uğurluyordu kardeşini…
Bunca zorluk ve acıya rağmen Gazze den bir tane hayata lanet sesi yükselmiyor, yaşama kahreden ses çıkmıyor…
Ama benim diyarlarımda kapağı doluluktan kapanmayan dolaplara alınamayan isteklerde, gidilemeyen mavi tatillerde lanet olsun böyle hayata sesleri yükseliyor…
Ama benim sokaklarımda çeşidi az görülen ikramların sofrasında yaşama kahrediliyor..
Neredesin Yürek Cenneti…
Kalbimizde kaybettik, sokaklarımızda kaybettik, diyarlarımızda da kaybettik seni…
Sen de insanlığın kahraman olduğu yurda Gazzeye mi hicret ettin…
Muhammedlerin yüreğine mi taht kurdun..?
Gazze
Anne babaların içli feryatları,
Zalimin zulmü, mazlumun acısına rağmen…
Ellerinde ve gönüllerindeki İslam davasını arşa yükseltmeyi bilen müminin İslam çığlığı…
Gazze, Müminin acılarına rağmen minicik çocuklarıyla dahi temsil ettiği İslam davası…
Ben… Ben mi..?
Ben neyi savunuyordum sahi… Neyle meşguldüm… Derdim ne idi benim…
Bugün nefsim için, güzelliğim için, rahatım için yaptığım bu umursamazlığımın, bütün yaşananlara kör davranışlarımın, hayatıma kahredişlerin hesabını yarın nasıl vereceğim…
Hayatıma, yaşamıma okuduğum lanetlerin içinden kurtar beni Gazze…
Hayatı hep birlikte sahiplenelim, insanlığı hep birlikte yaşayalım, kurtar bizi yüreksiz dünya sürgünlerimizden…
Affet bizi Zayn… Kaybolan hakikatlerimizin değerini Sizler hayatınızla göstermek zorunda kaldığınız için…
Affet bizi Muhammed…
&&&
https://www.instagram.com/m7md_vo?igsh=MWw5dmc0N29uZTBocA==
Mohamad Imad Khalidi hesabı
HİRA**
Muhammed Imad Khalidi’ye ait ifadeler google çeviri ile tercüme edilmiştir.