OSMAN B.ZEYD (RA)
Özel ve güzellerin görünmez elleriyle hayat yapraklarına nice satırlar yazdığı bir alemdeyiz…
Dünyasını bu alemle sınırlandıranlar için bu imkânsız ve mantık dışı iken, başka ebedi bir alemin muştusuyla yaşayanlar için bu bir hakikat…
Kalp ve ruhunun kayıp parçalarını arayan ben ve benim gibiler için bu hakikat sonsuz ihsanları ile dünyamı donatan Rabbimden bir hediye, bir inayet ve ikram…
&&&
Yaşamlarının bu dünya serüvenini bitirmiş olsalar da vazifesi bitmemiş, mesajları ve manaları kıyamete dek yaşayacak Özeller ve Güzeller…
Ne zaman hangisinin mesajı aydınlatacak yolumuzu, hangisinin uzattığı ipe tutunup yürüyeceğiz önümüzde açılmayı bekleyen bir sır…
&&&
Sevgili yoldaşım
Özel ve Güzelin yolculuğunda aynı hakikati kucaklamak için paylaşmıştık yolumuzu…
Yurdundan binlerce km ötede bir yol kenarındaki makamıyla, aramak bulmak için çabalamanın, vazgeçmemenin ve bulunca kucaklayıp sahip çıkmanın pek çok dersini vermişti sözsüz ve sessiz…
Sözsüz ve sessizdi çünkü aynı şehirde kendinden habersiz uzun yıllar geçiren pek çok kimseden biriydik…İsmini duymadığımız gibi hikayesini de bilmiyorduk… Sırlarını açmak murad edildiğinde açılan güzellerden biri idi…
Adını ziyaretimiz esnasında öğrenmiştik… Osman b. Zeyd (ra) idi…
Kâinatın Biriciğinin İstanbul fethine dair müjdesine nail olmak adına yola çıkan 33 Sahabe Efendimiz ‘den biriydi…
Mihmandar -ı Nebi Ebu Eyyûb el Ensari (ra)’ ın amcası Osman b. Zeyd (ra)…
Hikayesi gizli kalmış ama ismi aşikâr olmuş bir Güzel…
Hayatı gibi makamı da bulunduğu şehirde saklanmış…
Yol kenarında ama aynı zamanda çok bilinmeyen bir yol içinde…Pek çok tekrarın ardından yol ayrımını ancak bulabilmiştik…
Şehir merkezinde ama şehrin fazla uğranılmayan iç kesiminde…Sadece ebedi istirahatlerinin durağına varmış yakınlarını ziyaret için uğrayanların mekânıydı çünkü şehirde…
Hikayesinin tamamına vakıf olamasak da manasını açmak için kucak bekleyen bir Güzel…
Sevgili yoldaşım…
Duymuştuk ki, manası ötelerden devam eden yüceler, kapılarına geleni manevi ikramlarla uğurlarmış…
Kalbini ve kucağını açanlara nice manevi hediyeler…
İstediğimiz değil ihtiyacımız olan hediyeleri ikram ederlermiş…
Çünkü bazen istediğimizi taşıyabilecek bir güçten yoksunuz, önce güce ihtiyacımız var…
Bazen istediğimizle buluşturacak bir cesarete önce ihtiyacımız var…
İkramlar elimizi değil dimağımızı, kalbimizi dolduran ihsanlar şeklinde …
Herkesin kendiliğine uygun…
Bu sebeple ayrılırken neler taşıyoruz kucağımızda sadece İkramın sahibi Rabbimiz ve ev sahibi biliyor…
Osman b. Zeyd Hz. leri de misafirlerini açılmış kucaklarıyla bekliyordu. Kucak açana dökülen ikramlar vardı burada…
Kutlu bir davanın neferi olarak yola çıkmayı, yürümeyi, yolda olmayı öğütlemişti bize…
Kendisinin de bir yolcu olduğunu kapısında yazılan cümlelerle anlatırken, yolda kendiyle buluşanların kalplerine, hangi yolu nasıl yürüyeceklerinin ipuçlarını da fısıldıyordu.
Ziyaretimiz esnasında hangi manaları aldığımızı bilmeden devam ederken günümüze, başka hayal ve hedefler vardı artık zihnimizde o akşam, ufkumuzda ve hayatımızda daha önce olmayan güzellikler…
Özel ve güzelin özel ve güzel hediyeleriyle kucaklanmıştık…
Günler sonra farkına varmıştık ziyaretin hediyesi olduğunu…Günün akışı içinde gelen bir durum sanmıştık sürpriz şekilde gelen…
Kendini unutturarak, sessizliğini koruyarak bırakmıştı çünkü hediyeyi kucağımıza…
Öyle yumuşak bir kucaklayıştı ki kendine ziyareti, o günkü en özeli unutturarak, kendini fark ettirmeden misafirlerinin zihnine ve kalbine yeni yollar açıyor, hatta çoğu zaten var olan ama karanlıkta görmediğimiz yol başlarına ışık tutuyor, seçimi kişiye bırakıyordu…
Yürümek yolculara aitti.
İstediğimiz değil ihtiyacımız olan yollara dair güven ve aydınlık hediyeleri vardı bu misafirlikte…
Yol kenarında yoldan vazgeçmeyerek hala her gidişimde fısıldıyor, kucaklıyor…
Bazılarını o anda duyuyor, fark ediyorum, bazılarını ancak günler sonra…
Korkularımın karanlığına hapsettiğim, varlığından habersiz yollarımı keşfetmeye dair güven geliyor mesela yürüdüğü yolun uzunluğunu fark ettikçe…
Kalbimin mahrum kaldığı bu güveni her defasında daha da artırarak aydınlanan yollarımda cesaretle yürümek istiyorum yoldaki sessiz vakarlı duruşuyla…
Kendi gibi kutlu niyetlerle aydınlık yollarda yürümek…
Hayatımın iki veçhesini de aydınlatmak istiyorum ben de niyetlenerek çıktığı yolculuğu düşününce…
Seninle buluştuğumuz yolları da kucaklarımızdaki bu hediyeler ile aydınlatmıştık…
Bazen koşarcasına yürüdük, bazen köşe başlarında duraklayarak…
Ama yürümekten ve yolculuktan hiç vazgeçmedik…
Aradığımız yürek cennetlerimize, aradığımız biricik kendiliğimize çünkü ancak yürüyerek varabilirdik…Misafiri olduğumuz Özel ve Güzeller bize hep önce bunu fısıldadı…
Yürümekten vazgeçmeyin…
Sevgili yoldaşım…
Özel ve Güzelden kucakladığımız yol hediyeleri hiç bitmesin…Nice özel ve güzeller tutsun elimizden…Kalplerimizin yürek cenneti seferi muhabbetle daim olsun…
Osman b. Zeyd Hz. lerine sonsuz selamlarımı gönderiyor, Hira’nın yolculuğu hediyesi için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…
Yürümekten vazgeçmediğimiz bir günden muhabbetlerimle…
&&&&&&&
Osman b. Zeyd Hz. leri Türbesi
Sakarya/Adapazarı Kaynarca yolu üzeri Emirdağ mezarlığı yanındadır.